18 Mayıs 2010 Salı

dönmesem olmaz mı?

yarın istanbul'a dönüş. öf!
bi halt anlamadım ki ben bu mini kaçıştan :(

her taraf yemyeşil olmuş, vızır vızır dev eşek arıları uçuyo, kuşlar cıvır cıvır ötüyo, gelincikler açmış :) çapraz karavandaki alaman veledin -yakından bakınca sevimli ama kerata- kesilmeyen mızırdanmasını saymazsak feci huzur dolu bi ortam. nası bırakılır da işe dönülür ki? araba da kullanamadım. gelirken yaşlı Yunanlıları ezmekten şans eseri yırttığım 1 dakikalık tecrübeyi saymazsak tabii. hahaahahah! bi havayla sürücü koltuğuna oturmuştum halbuki yarım dakika önce. koltuğu ayarla, aynaları ayarla, kemeri tak ama sonra fren diye gaza bas! salak! neseki vites boştaydı da kitle katili olmaktan kurtuldum. annem, kalbime ağrı girdi valla, diyerek beni törenle eski koltuğuma geçirtti. rezil olmayı geçtim, iyice strese sokar oldu beni bu araba kullanma işi :( nası alışıcam hiç bilmiyorum.

tembellik etmiim, biraz daha yazayım:
dün annemle tuvalete doğru yollandık. diş falan fırçalıcaz. -annemin kesin emri var: karavan deposundaki su bitirilmicek- hollandalı bi herif de önümüzde kıvırtarak yürüyo, elinde şampuan havlu fln. duşlara gidio heral die düşünürken bu, kadınlar tuvaletine girdi. cevval anam hemen seslendi arkasından "mösyö!" diye, dedim, anne sakin ol ben sölerim. girdim içeri, zevzek herif eğilmiş lavaboya. duyuspikingliş? dedim hızlı hızlı. yes, dedi sırıtarak. diz are vumıns toylets, dedim. yes ay no, demesin mi! der ar şavırs ovır der, dedim üsteleyerek. gene sırıttı, ay no, dedi. its okey'miş! senin için okey de bizim için diil belki kardeşim. alla alla! ben tuvalette yıkanırım arkadaş diye ısrarlıysan, git kendi mis gibi tuvaletine. orda naapıcaksan yap. neden özellikle kadınlar tuvaletine giriyosun ki? okey dedim ben de, ne diim. kendimi pek şark kafalı bulup hafif utanmayı da elden bırakmadım. adamlar rahat, kasmıolar bizim gibi. herifin o pis sırıtışına uyuz oldum ama bi yandan da. terbiyesiz! annemin yanına geldim. annem durmaz tabii, söylendi, olur mu böle gitsin duşa, vırvır. herif nihayet çakozladı, çıktı sona. hehe.
bu turist insanları genelde böle oluyo. iki adım ötede mutfak var, bunlar gelip tuvalet lavabosunun orda yemek hazırlar, öbür taraftan donunu yıkar. bana kalsa koca kampı kendime ayırıcam zaten. mümkünse iyice ıssız olsun. insansız. human free.

vay be! detaylı yazınca çok mühim bişiler yaşamışım gibi oldu. demek işin sırrı buymuş. fasa fiso demiycen yazıcan. hadi bakalım!